Dijital Dönüşüm, sadece gazete yerine internet reklamı vermek, web sitesinin yanına mobil uygulamayı da eklemek, sosyal medyada daha çok yer almak gibi aksiyonlarla açıklanamayacak, her Domain için farklı stratejiler barındıran, tek bir reçetesi olmayan, aslında anlaşılma ve kavranma aşamasında olan moda bir kavram. Dijital Dönüşümü daha kolay anlamanın ilk yolu yeni dünyayı anlamaktan geçiyor, bu dünyada makineler daha zeki, insanlar akıllı telefonlarıyla güne başlıyor, iletişim kanalları sınırsız, günlük hayattaki her hareketiniz birikiyor ve yığın verilere dönüşüyor. WhatsApp’dan bugün tezgahına gelen balıkları günlük olarak müşterisine gönderen balıkçıda, bozulduğunda size gerek kalmadan teknik servisi çağıran klimada, siparişinizi evinize kadar getiren insansız araçta aslında ortak bir mesaj var, teknoloji hiç olmadığı kadar hayatımıza giriyor.
Dijital Dönüşüm teknolojiye neredeyse eşittir. Kas veya makine gücünün ön planda olduğu yılları çoktan geride bıraktık, günümüzün ortak para birimi teknoloji. Daktilolar yerini klavyelere, filmli makineler yerini dijital kameralara bıraktı; ileride belki de parmak hareketleri yetecek ve klavyelere gerek kalmayacak veya göz hareketleriyle fotoğraf veya video çekebileceğiz. Tüm stratejinizi Retro olma üzerine kurmadıysanız bir an önce bu fikre alışmalı ve teknolojiyi odağınıza almalısınız.
Dijital Dönüşüm, sadece teknoloji ile ilgili birimleri ilgilendirmiyor. Satıştan, pazarlamaya, İK’dan müşteri ilişkilerine kadar her birimin yeni dünyayı anlaması ve bu yönde değişiklikler yapması şart. Örneğin İK özelinde, çalışan profilinin değiştiğini söyleyebiliriz; yeni nesil, dikey hiyerarşiye sıcak bakmıyor, baskıyı sevmiyor, gerektiğinde uzaktan çalışabileceği şirketleri tercih ediyor ve doğru anlaşılmak istiyor; kısacası İK’ya bakışınız bedenleri masalarda tutma gayretiyle sınırlıysa işiniz çok kolay değil.
İnovasyon önemli bir faktör ancak daha önemlisi doğru stratejiler üretmek ve sürekliliği sağlamak… Örneğin inovatif bir ürün geliştirip pazara sundunuz ve kar etmeye başladınız, ilerleyen zamanlarda odağınızı satışa kaydırır ve değişimleri fark edemezseniz kısa vadede olmasa bile orta ve uzun vadede müşteri ihtiyaçlarını daha iyi analiz eden rakiplerin altında kalabilirsiniz.
Anahtar kelime, çeviklik… Devasa bir vapurun veya küçük bir teknenin manevra kabiliyetini düşünün. Varsayalım ki karşınızda da aniden beliren bir Iceberg var. Gerektiğinde küçük bir teknenin hareket yeteneğine sahip değilseniz, sonunuz Titanic’den farklı olmayacaktır.
Dijital Dönüşümün diğer kritik noktalarından biri de liderlik. Bir önceki maddedeki devasa vapur örneğine tekrar dönecek olursak, kaptanın rolü neyse şirketlerde CEO’ların rolü de aynıdır. Uzmanlar, bir adım daha ileri giderek CEO’ların Dijital Dönüşümü sahiplenmesini ve (CDO’nun varlığına rağmen) bizzat yönetmesi gerektiğini önermektedir.
Dijital Dönüşüm başlığında, yeteneklerin elde tutulması veya yeni yeteneklerin kazanımına ayrıca parantez açmamız gerekiyor. Robotlar hayatımıza daha fazla girdikçe ve dünya üzerindeki toplam veri miktarı arttıkça uzmanlığın önemi de artıyor. Sizleri başarıya ulaştıracak bilgi çalışanlarına önem vermelisiniz.
Diyelim ki yüksek karlılık ve büyüme elde etmiş bir şirketiniz var ve teknolojik gelişmeler varlığınızı tehdit eder hale geldi; hantallaşmış yapınızdan dolayı şirketinizin değişime uyum sağlayamayacağını ön görüyor ve çıkış umudunuz kalmamışsa, size tavsiyem hızlıca değişimin pek makbul olmadığı sektörlere yatırım yapmanız. Örneğin kebapçı açın, otel işine girin, bina dikin; tavsiyelerim komik gelebilir ama günümüzde teknoloji en tehlikeli ve acımasız düşman…